"LA İLAHE İLLALLAH" 'IN MANASI:
Allah'tan başka ibadet edilen şeyleri reddedip ibadeti sadece Allah'a yapmaktır. Yani; ibadet edilen sahte ilahları reddederek ibadetleri sadece Allah'a yapmak ve sahte ilahlara tapanları reddedip onlardan uzak durmaktır. Ayrıca yalnız Allah'a ibadet edenleri sevip sadece onlarla dost olup onlarla beraber olmaktır.
Muhammedun Rasulullah ise Allah'a Rasulullah'ın gösterdiği şekilde ibadet etmek demektir.
İkincisi: Yaşantısını bu kelimenin manasına uygun düşecek şekilde düzenlemek.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Kim "La ilahe illallah" derse ve Allah'tan başka tapılanları reddederse malı ve kanı haram olur. Onun hesabı Allah'a aittir."(Müslim)
Bu kelimenin gerektirdiği şeyler:
Yalnız Allah'a ibadet etmek ve O kendisine nasıl ibadet edilmesini em-rettiyse o şekilde ibadet etmek ve Allah'ın şeriatının hakim olması için gücünün son damlasına kadar çalışmak, şirkten uzak durmak ve bu kelimeyi bozacak her çeşit inanç söz ve amellerden uzak durmaktır.Bu kelimeyi bozacak şeyler:
1- Allah'ın varlığını ve Rasululah (s.a.s)'in risaletini inkar.
2- Reisler, liderler ve şeyhlere ibadet etmek. Bu. Allah'ın haram kıldığı
şeyi helal, helal kıldığı şeyi haram kıldıklarında onlara itaat etmekle olur. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini (yani din adamlarını) ve Meryemoğlu Mesihi Rab edindiler. Oysa tek olan Allah'tan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir." (Tevbe: 31)
Bir gün Rasulullah (s.a.s) bu ayeti kerimeyi okuduğu sırada daha önce Hıristiyan iken sonradan islamla şereflenen Adiyy ibn Hatem (r.a) (boynunda hac olduğu halde) Rasulullah'ın yanına girdi ve bu ayeti kerimeyi duyunca Rasulullah (s.a.s)'a:
"Onlara ibadet etmiyorlar ki" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s):
"Onlar Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?"
Adiyy İbn Hatem: "Evet" deyince Rasulullah (s.a.s):
"İşte böylece onlara ibadet ediyorlar" buyurdu. (Ahmed-Tirmizi)
3 - Allah'a, Rasulüne ve îslam dinine sövmek, Allah'ın ayetleri, kitapları, rasulleri ile alay etmek.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"İki yüzlüler, kalplerinde olanı haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım. Allah çekindiğiniz şeyi ortaya koyacaktır.
Onlara soracak olursan: "Biz and olsun ki eğlenip oynuyorduk" diyecekler. De ki: "Allah'la, ayetleriyle, resulüyle mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin. İnandıktan sonra küfre girdiniz. İçinizden bir topluluğu afetsek bile, suçlarından ötürü bir topluluğa da azab ederiz." (Tevbe: 64-66)
4 - Tağuta muhakeme olmak. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor."(Nisa: 60)
5 - Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemek.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir."(Maide: 44)
6 - Sihir yapmak ve öğrenmek. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Şeytanların Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman kafir değildi. Ama insanlara sihri öğreten şeytanlar kafir olmuşlardı. Babü'de Hamt ve Marut denilen iki meleğe bir şey indirilmemiştir. Bu ikisi "Biz sadece imtihan ediyoruz, sakın küfre girme" demedikçe kimseye bir şey öğretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek faydalı olmayacak şeyler öğreniyorlardı. Andolsun ki onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke bilselerdi." (Bakara: 102)
7 - Kafirlerle dost olmak, onları sevmek, desteklemek onların cemaatlerine, gruplarına, partilerine üye olmak.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Mü'minler mü'minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah'tan bekleyebileceği hiç bir şey yoktur. Ancak onlardan sakınmanız hali (Takiyye) müstesna. Allah sizi kendisinden sakındırır. Sonunda dönüş ancak Allah'a dır." (Al-i İmran: 28)
Bir insan şahadeti bozacak bu şeylerden birisini yaparsa İslam'dan çıkar. İstediği kadar kelime-i şahadeti söylese hatta insanların en çok ibadet edeni bile olsa bunların kendisine hiç bir faydası olmayacaktır.
Şimdi konunun daha iyi anlaşılması için La ilahe illallah kelimesi üzerinde duralım.
La ilahe illallah: Bütün sahte ilahları reddediyorum demektir. Yoksa: "Allah'tan başka ilah yoktur" demek değildir. Bu kelime varolan bütün sahte ilahları reddediyor ve sadece gerçek ve hakiki ilahı kabul ediyorum demektir. O halde sahte ilahlar nelerdir? Bunlar bilinsin ki reddedilebilsin. İlah kelimesinin neleri ifade ettiğini bilmeyen kişi sahte ilahları nasıl reddedebilir ki? İlah; arapça bir kelime olup "İbadet edilen varlık" demektir, ibadetin yalnız Allah'ın hakkı olduğunu daha önce de açıklamıştık. O halde yalnız Allah'ın hakkı olan ibadeti Allah'tan başkalarından alıp veya Allah'tan başkalarına vermeyip yalnız Allah'a verirsek sahte ilahları reddetmiş, oluruz.
Örneğin; Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir adam çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir, diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi içki helaldir demese bile kendisini ilah olarak Han etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez. Kim de bu gibi kanunları kabul eder uygulanması için yardım ederse bu kanunları koyan kişi veya kişilere ibadet etmiş olur. Bu kişi La ilahe illallah dese, namaz kılsa, oruç tutsa, hacca gitse müslüman olduğunu iddia etse de Allah'tan başka ilah edinmiş ve kafir olmuş olur. Adiyy b. Hatim hadisi buna açık bir delildir. Şu halde kim bu kanunları koyanları reddedip tekfir etmezse, yine bu kanunları kabul eden ve uygulanmasına yardım eden kişileri tekfir etmezse veya onların hala müslüman kalabileceklerine inanırsa sahte ilahları reddetmemiş olacağından dolayı La ilahe illalah'ı gerçekleştirmeyip müslüman olmamıştır. Çünkü La ilahe illallah sadece Allah'a inanmakla gerçekleşmez. Ancak bununla beraber sahte ilahlar reddedildiği zaman gerçekleşir. Allah ancak bütün ibadetlerin kendisine has kılındığı dini kabul eder. Yine aynı şekilde yalnız bütün ibadetleri kendisine has kılanları müslüman olarak kabul eder. Zira Allah (c.c) Zümer: 3 ayetinde bütün ibadetlerin kendisine has kılındığı dinin kendi dini olduğunu açıkça beyan ediyor. Allah'a daha. çok yaklaşmak için dahi yapılsa bazı ibadetleri kendisinden başkasına yapan kimselerin dinini ise kabul etmiyor. Onları yalancı ve kafir olarak niteliyor.
Günümüzde La ilahe illallah kelimesi artık sadece kuru bir sözden ibaret hale gelmiştir. Minarelerden, radyo ve televizyonlardan söyleniyor. Hatta söyleyenlere, tağutlar tarafından maaş veriliyor. Bu nasıl mümkün olabiliyor? Çünkü artık bu kelime sadece kuru bir sözden ibaret olmaktan başka bir şey ifade etmiyor. Söyleyenler manasını bilmiyor. Söyletenler (tağutlar) de insanların bu kelimenin manasını anlamadıklarını çok iyi bildikleri için söylenmesine izin veriyorlar. Bu kelimeyi bilmeden söyleyenler değil de bu kelimenin hakiki manasını bilip insanlara anlatanlar hapislerden çıkmıyorlar. Niçin?! Örneğin bir adam minareye çıkıp da: "ibadet yalnız Allah'a yapılır. Helal (serbest) ve haram (yasak) tayin etme yetkisi yalnız Allah'a aittir. Allah'ın helal (serbest) kıldığı helal, haram (yasak) kıldığı haramdır. Kanun koyma da yalnız Allah'a aittir. Kim Allah'ın yasakladığı şeyleri serbest bırakırsa veya Allah'ın serbest bıraktığı şeyleri yasaklarsa namaz da kılsa oruç ta tutsa hacca da gitse tağut olmuş olur. Bu ister bir şahıs ister bir topluluk ister bir parti isterse de bir meclis olsun fark etmez. Böyle yaptığı için ilahlık iddia etmiş ve tağut olmuş olur. Kişinin müslüman olabilmesi için bunları reddetmesi, onlara itaat etmemesi onları tekfir etmesi, onlara itaat edenleri ve tekfir etmeyenleri tekfir etmesi gerekir. Kişinin müslüman olabilmesi için bu gibi sultaları yok etmeye çalışması gerekir."dese ve La ilahe illallah'ı açık bir şekilde böylece anlatsa hiç tağutlar ona izin verir mi? Kaldı ki maaş versinler? işte La ilahe illallah'ın manası budur.
Kişinin müslüman olabilmesi için sadece sahte ilahları reddedip, bütün ibadetleri yalnız Allah'a yapmış olması yeterli olmaz. Aynı zamanda tağutlara itaat edenleri tekfir etmesi, onları müslüman olarak kabul ekmemesi, gerek tağutlara gerekse onların uşakları olan diğer müşriklere sevgi ve dostluk göstermemesi, onlardan uzak olması, onlarla beraber hareket etmemesi gerekir.
Allah (c.c) aşağıdaki ayette bunu açıkça belirtiyor:
"İbrahim ve beraberinde olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani bir zaman onlar kavimlerine şöyle demişlerdi:
"Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Yalnız Allah'a iman etmenize kadar bizimle sizin aranızda ebedi bir düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır.
(Mümtahine: 4)
Allah (c.c) İbrahim ve beraberinde olanlarda bizim için uyulması gereken güzel bir tutum olduğunu bildiriyor. Onlar yalnız Allah'a (c.c) iman ettiler, Allah'tan başka ibadet edilen ilah ve tağutlardan uzak oldukları gibi bu ilah ve tağutlara ibadet eden kimselerden de uzak olduklarını, onları müslüman olarak kabul etmediklerini, onlara karşı kalplerinde hiçbir sevgi duymayıp onlara kin duyduklarını ve bunu da onlara karşı düşmanlık ederek hareketleriyle gösterdiklerini belirtiyor. İşte La ilahe illallah'ın gerçek manası budur.
Kim bu kelimeyi bu şekilde kabul edip bu kelimeye uygun olarak yaşar ve bu kelimeyi bozacak hareketlerden kaçınırsa işte o kişi müslümandır.
Allah (c.c) mü'minlerin sıfatlarını belirtirken şöyle buyuruyor:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile, Allah'a ve rasulüne karşı gelenlere, sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah imanı bunların kalplerine yazmış ve katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan içinde temelli kalacaktan cennetlere koyar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah' tan razı olmuştur. İşte bunlar Allah'tan yana olanlardır, iyi bilin ki saadete erişecek olanlar Allah'tan yana olanlardır."(Mücadele: 22)
Allah (c.c) bu ayette en yakın akrabası- dahi olsa kafirleri seven, kafirleri destekleyen, geçerli bir mazeret olmaksızın onlarla haşir neşir olan kişinin iman iddiasının geçersiz olduğunu bildiriyor.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Mü'minlerden başkasını dost edinme. Allah'tan korkanlardan başkasına da yemeğini yedirme."(İbn-i Hibban sahih senedle)
"Kişi kimi severse onunla beraber haşrolunur." (Taberani sahih senedle)
"Din Allah için sevmek ve Allah için buğz etmekten ibarettir." (Ahmed, Hakim rivayet etti ve sahih dedi.)
İbn Abbas (r.a) şöyle diyor: "Sevdiğini Allah için seven darıldığına Allah için darılan dostuna Allah için dost olan düşmanına Allah için düşman olan kimse, işte ancak bu tutumuyladır ki Allah'ın sevgisine ve himayesine erişir. Kişi böyle yapmadıkça namazı ve orucu çok olsa bile imanın tadına varamaz, insanların dostlukları genellikle dünya ile ilgili konulara dayanır oldu. Bu da onlara bir şey kazandırmayacaktır."(İbn Cerir Taberi)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Kim müşriklerin topluluğuna girer ve aynı yerde yerleşirse o da onlar gibidir. "(Ebu Davud, Tirmizi)
"Allah (c.c) müşrik olan bir kişinin müslüman olduğu zaman şirk topluluğunu bırakıp da İslam topluluğuna geçmedikçe hiç bir amelini kabul etmez,,(İbn Mace sahih senedle)
İmanı bozan kafirleri dost edinmekten maksat; İslama karşı olan, islamı yok etmeye çalışan, tağutu destekleyen kişileri dost edinmektir. Bunlar en yakın akraba olsa bile mü'min, onlara dostluk gösteremez. Fakat bunların dışındaki kişilere; onları İslama ısındırmak için iyi muamelede bulunmak, İslam'ın yasaklamadığı bilakis tavsiye ettiği şeylerdir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz. Doğrusu Allah adil olanları sever."(Mümtahine: 8)
Esma binli Ebu Bekir şöyle dedi:
Rasulullah (s.a.s) zamanında müşrik olan annem ziyaret etmek için bana geldi. Anneme iyi davranabilir miyim?" diye Rasulullah'a sordum. Rasulullah: "Evet" dedi. Bunun üzerine Mümtahine: 8 ayeti indi. (Buhari)
Ömer b. Hattab (r.a) mescidin yanında çok güzel bir ipek elbise gördü. Rasulullah (s.a.s)'a şöyle dedi:
- Bu elbiseyi alıp cuma günü ve heyetleri karşılamak üzere giymek için alsaydın.
Rasulullah (s.a.s) Ömer'e şöyle dedi:
"Bu elbiseyi ancak kıyamet gününde hüsrana uğrayacak olan kişiler giyer." Sonra Rasulullah (s.a.s)'a bu elbiselerden ganimet olarak geldi, Rasulullah bir tanesini Ömer'e verince Ömer (r.a) şöyle dedi:
- Daha önce bu elbiseyi giyenler hakkında iyi şeyler söylemediğin halde bana niçin giymek için veriyorsun? Rasulullah (s.as) Ömer (r.a)'e:
"Ben sana giymen için vermedim"
buyurdu. Ömer sonra bunu Mekke'de bulunan müşrik kardeşine hediye etti. (Buhari-Müslim)
Bir kimsenin nasıl müslüman olacağı hususu Kur'an ve sünnetten delilleriyle anlatılmış oldu. Bu anlatılanlar hususunda Ehli sünnet alimleri arasında da hiçbir ihtilaf yoktur.
Artık bundan böyle inananlar bilerek inansınlar inkar edenler de bilerek inkar etsinler.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Mahvolan apaçık bir delilden ötürü mahvolsun, yaşayan da apaçık bir delilden ötürü yaşasın." (Enfal: 42)
Hidayete tabi olanlara selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder