Demokratik Çalışma ve Amel ilişkisi :
İslam adına , müslüman olarak belli bir partinin çalışmalarına katılan kimselerin yaptıkları bu iş, sıhhat şartlarını taşısın taşımasın bir ameldir.
Bu amelde bulunan kimselere bunu neden yaptıklarını soracak olursak
“ İslam ‘ı hakim kılmak için.
“ ya da “ İslam’ın hakim olabilmesi için uygun olmayan bir zemini uygun hale getirebilmek için “ diye cevap vereceklerdir.
Ancak bu konuda hatırlanması ve bu gerekçeyi ileri sürenlere hatırlatılması gereken bir husus vardır.
İslam’ın hakim kılınması için Allah ve Rasulu tarafından öngörülmüş bir yol,bir yöntem,bir süreç yok mudur?.
Bizler bu konuda şeriaatte bir boşluk olmadığına inanıyoruz.
Dolayısı ile bu konuda izlenmesi gereken yolun belirleyici çizgilerinin ne olduğu hususunda herhangi bir kapalılık olduğuna inanmıyoruz.
Bu konuda kısa olarak şunları hatırlatmakta fayda vardır.
İslam’ın hakim kılınma süreci; başta Hz. Peygamber‘in siretinden (hayatı) olmak üzere , peygamberlerin bize nakledilen sahih uygulamalarından öğrendiğimize göre ; belli başlı 3 karakteristik aşama arzeder.
Bu aşamalar birbirinden kopuk ve ayrı değil, aksine birbirini tamamlayıcıdır.
Bunlar ise
1- Tebliğ
2- Hicret
3- Cihad
Daveti, tebliği kabul eden müminler, davetçi etrafında toplanır, belli bir dönem sonra egemen düzen bunlara sadece “Rabbımız Allah’tır.“ dedikleri için baskı ve zulumler yapmaya, onları davalarından uzaklaştırmaya çalışır.
Böylece Hak davanın takipçileri ile cahili düzen arasında bir mücadele başlar.
Bu mücadele sırasında kimisi davası yolunda,
İmanı uğrunda şehid düşer,
Kimisi maazallah irtidat eder,
Kimisi de, Allah kendileri ile zalim ve cahili kavimleri arasında hak ile hükmünü verinceye kadar sabreder,
İzlemesi gereken çizgiden sapmaz, taviz vermeye yanaşmaz.
Peygamberlerin İslam’ı egemen kılmak sürecinde izledikleri yol ve bu yolun izlenmesi esnasında karşılaşılan manzara kısaca budur!.
Bu yolun ısrarla izlemenin dünyada mutlaka İslam’ın hakimiyeti ile sonuçlanması şartı ya da garantisi yoktur.Fakat bu yolu tavizsiz bir şekilde izlemeye devam edenlerin, salih bir amelde aranan diğer şartlara da sahip olmaları şartıyla, bu uğurdaki, mücadelelerinin mükafatını alacaklarında şüphe yoktur.
Buna uygun olmayan herhangi bir yol, İslam’ın bu konudaki değer hükümlerine göre en azından merdut bir bid’attir.